19. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında İstanbul Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde gösterime giren belgesel, sorgulayıcı düşüncelere gözyaşı katarak izlendi. Karanlık Zamanlarda Şarkı Söylemek Belgeseli’nde duygulu anlar yaşanırken, sohbet bölümünde söz alan izleyiciler de yıkım yaşayan kadim Antakya'nın geleceğe taşınmasında herkesin sorumluluktan kaçmamasını, yeniden inşasında gerekli özenin gösterilmesini önerdiler.
MELEKLERİN RUHU 6 Şubat 2023 depremleri insanlık tarihi boyunca adına sıkça rastlanan kadim Antakya’yı bir kez daha yerle bir etti. IV. yüzyılda yaşamını Antakya’da sürdüren, Antakya Akademisi kurucusu filozof Libani-us, “Melekler, dünyaya bir daha yeryüzüne inmek isterlerse Antakya’ya inecekler” der. Allah’ın kenti olarak adlandırılan kadim Antakya aynı zamanda bir zamanlar dünyaya hükmedenlerin de başkenti olmasından, Libanius’un sözlerini doğrular niteliktedir.
Antakya; tarih boyunca insanların aydınlık kenti, medeniyetler beşiği, kavimler şehri olarak gösterilse de, zaman zaman işgal-leri, afetleri, yangınları, depremleri ve ihanetleri yaşadığı için acıları, hüzünleri ve karanlıkları da içinde saklı tutan bir yerleşim alanı. Belli ki yaşadıklarımız ne ilk ne de son karanlıktı...
Karanlıkları kader seçenlere seslenen Nazım da dizelerinde “Ben yanmasam/ sen yanmasan/ biz yanmasak/ nasıl/ çıkar/ karanlıklar aydınlığa” diye seslenmesinin ne-deni de bu olsa gerek.
Meleklerin Antakya’ya inmesi bir yana, Bertolt Brecht’in sözünden hareketle karanlık zamanlarda şarkı söylemekte ısrar eden ve çalışmaları ülke sınırlarını aşan ekibin adı Antakya Akademi Orkestrası...
Oluşumun kurucusu ve şefi Ali Uğur, deprem sonrası Antakya’dan gidenlere şöyle seslenir: “Bir melek olup Antakya’ya yeniden inin ve gelin. Antakya’yı yeniden inşa edelim. Antakya’ya gelip kök salmaktan lütfen kork-mayın. Çünkü sizin köklerinizden güzel şeyler yetişecek. Antakya bizim yuvamız, Antakya bizim limanımız. Şu an Antakya’nın dışında okyanusta gibiyiz.”
6 Şubat 2023 depreminin ardından geçen zaman yaraların kabuk bağlamasını yeterince sağlayamadığı içindir ki, binlerce belki milyonlarca insanın beklentisi gerçekleş(e)medi. Yaraların sarılmasını bekleyen tüm kesimler gibi evlerini, arkadaşlarını, enstrüman-larını yitiren Antakya Akademi Orkestrası, işte bu noktada, yaşanan belirsizlik noktasında umutları yeniden yeşertmek adına umut yolculuğunu başlattı.
İZLENMEYE DEĞER
19. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında İstanbul Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde gösterime giren belgesel, sorgulayıcı düşüncelere gözyaşı katarak izlendi. Belgeselin önümüzdeki günlerde Hatay'da da gösterime girmesi bekleniyor.
ÇOĞALIYORUZ
2019 yılında kurulan Hatay Senfoni Orkestrası Kültür ve Sanat Derneği’nin çekirdekten dönüşüm hedefiyle yola çıktığını ve her geçen gün çoğalarak büyüdüğünü ifade eden Orkestra şefi Ali Uğur, “Bizler, sanatın iyileştirici gücüne inanarak yola çıktık. Hedefimiz, yeni bir yaşamı örmek adına ayakta kalmayı sağlamaktı. Toplumun dinamiklerinden biri olarak, toplumun yaşadığı travmalardan çıkmasında rol almamız gerektiğine inanıyorduk. Ki, bu konuda yanılmadık. Hataylı sanatçılar, sanat eğitimcileri ve bu ülkenin çocukları, tarih sahnesindeki görevlerini yerine getirmeye; Hatay’ın yaşadığı yıkımın ve felaketin aynı zamanda yeni bir var oluş olduğuna inandı. Tıpkı dünyanın basıncı altında elmasa dönüşen toz tanesi gibi, bu yıkımın yarattığı tozdan yeni bir var oluş, yeni bir yaşam örmeyi amaç edindi. Her geçen gün bu ruhla yaşamını sürdüren müzisyenlerle çoğalıyoruz. İzlediğimiz belgesel de, daha önce verdiğimiz konserler gibi aynı amacı tüm dünyaya yansıtmaktadır, yansıtmaya da devam edeceğiz.”
Yönetmen Ethem Özgüven’in belgeselinde, Görüntü Yönetmeni olarak Adil Çetinkaya ve Ulaş Beşoklar, kurgucu olarak; Adil Çetinkaya, Aksel Anıl, Berk Armağan, Ege Davrak ve Ulaş Beşoklar görev aldı. Hatay Akademi Senfoni Orkestrası’nın müziği ile zenginleştirilen belgeselin yapımcılığını ise Petra Holzer, Ulaş Beşoklar ve Ethem Özgüven üstlendi.
İYİLEŞTİRİCİ FAKTÖR
Yönetmen Ethem Özgüven’in belgeselinde, Görüntü Yönetmeni koltuğunda Adil Çetinkaya ve Ulaş Beşoklar yer alırken, kurguda; Adil Çetinkaya, Aksel Anıl, Berk Armağan, Ege Davrak ve Ulaş Beşoklar görev aldı. Antakya Akademi Orkestrası’nın müziği ile zenginleştirilen belgeselin yapımcılığını ise Petra Holzer, Ulaş Beşoklar ve Ethem Özgüven paylaştı.
Belgesel ile ilgili görüşlerini aktaran Yönetmen Özgüven, Antakya’nın yıkılmış şehirden, esasında daha fazla şehir olduğuna dikkat çekerken, Hataylı sanatçıların dayanışmasını yansıtan çalışmaların katlanılabilir, dayanılabilir hatta iyileştirici bir hale getirdiklerini de ifade etti.
“Hatay Akademi Senfoni Orkestrası’ nın yaralarımızı sardığını, hepimizi iyileştirdiğini gördük” diyen Özgüven, Antakya sevdalısı mimar, Dr. Tuğçe Tezer’in katkılarına da teşekkür etti.
Özgüven ayrıca; hiçbir kurum ya da kişiden destek almadan, dayanışmayla yaptıkları belgeselle amaçlarının Hatay’da yapılması için mücadele edilen kültür merkezinin oluşmasına katkı sağlamak olduğuna da vurgu yaparken, bundan sonra yapılacak etkinlikler için katkı vermek isteyenlere de açık olduklarını sözlerine ekledi.